Salı, Eylül 06, 2005

 

Spruance Genel Maksat Destroyerlerinin Türkiye'ye Transferi

Hakan Gürel

Aşağıdaki makale, Spruance sınıfı genel maksat destroyerlerinin Türkiye'ye transferi konusunda "Savunma ve Strateji" forumunda yapılan tartışmada dile getirdiğim görüşlerden oluşmaktadır.

Spruance sınıfı gemilerin transfer edilip edilmeyeceği konusu henüz kesinleşmiş değil, ancak bu transfer, teknik açıdan olmasa bile diplomatik açıdan hayırlıdır.

Şöyle: savaş gemilerinin savaş zamanına göre çok daha uzun süreli olan barış zamanlarında üstlendikleri önemli diplomatik misyonlar bulunmaktadır. Bunların başında hiç kuşkusuz dost ülke limanlarına yapılan ziyaretler ve çatışma alanlarında yapılan bayrak gösterme (flag display) operasyonları gelmektedir. Spruance sınıfı gemiler 170+ metre boyları ile azametli gemilerdir. Diplomaside "büyüklük önemlidir" (size does matter) ilkesi dikkate alınmalıdır. Komşu donanmaların gemilerinden yaklaşık 40-60 metre daha uzun bu gemilerin bahse konu firkateynlerle yanyana geldiklerinde fotoğrafçı ve meraklıları için ilginç malzemeler çıkacağı kuşku götürmemektedir. Gemilerin yıllık ~35 milyon USD tutan masrafları önemli bir kalemdir, ancak benzeri bir diplomatik misyon için harcanması muhtemel rakamlar yanında devede kulak kalır. Spruance sınıfı gemilerin esas operasyon alanını Ege olarak düşünmek doğru olmayabilir. Karadeniz'de önümüzdeki dönemde kızışacak rekabet ortamında Spruance'ların önemli bir misyonu olacaktır. Aynı misyon Doğu Akdeniz için de eş ölçüde geçerlidir. Bu misyonun Doğu'da Açeh'e kadar, Batı'da Fas'a kadar uzanan ülke menfaatleri hattında önemli uğrak noktaları olacağı da kestirilebilir.

Modernizasyon konusuna gelince şu noktalara değinilmelidir. Öncelikle Spruance sınıfı gemiler özel olarak alan hava savunma (AAW) görevi ile donatılmış değildir. Daha ziyade genel maksat destroyerleri olarak sınıflandırılabilir. Spruance sınıfı gemilerde güçlü bir açık deniz ASW donanımı (Asroc VL) ve süreç içerisinde geliştirilmiş öz savunma kabiliyetleri bulunmaktadır (Phalanx, RAM). Gemilerin faydalı kullanım ömrü 35 yıl olarak belirlenmiştir ve transferi söz konusu olan DD-985 Cushion ve DD-987 O'Bannon platformlarının yaklaşık 10 yıllık faydalı ömürleri bulunmaktadır.

Bahse konu her iki gemi sınıfın ilk gemisi olan DD-963 Spruance ile birlikte bu sınıftan halen hizmette tutulan son üç gemiyi oluşturmaktadır. Gemilerde en son 2001 yılında önemli modernizasyon çalışmaları yürütülmüştür. Tahminen her iki gemide kıçta yer alan 21 hücrelik RAM lançerleri bu dönemde yerleştirilmiştir. Bundan başka DD-985 Cushion Kitty Hawk uçak gemisi grubuna destek sağlamak üzere 1996 yılında uzaktan mayın algılama prototipi ile donatılmıştır. USS DD-987 O'Bannon son ABD, İsrail, Türkiye "Güvenilir Denizkızı" (Reliant Mermaid) tatbikatında (Ocak 2005) ABD'yi temsil etmiştir.

Bahse konu gemiler için mevcut kabiliyetleri itibariyle bir AAW performansı beklemek sözkonusu değildir. Standard veya ESSM kabiliyeti eklenmedikçe nokta hava savunma sorumluluklarını da 8 hücreli Mk-29 Nato Sea Sparrow sistemi, 2 adet Phalanx CIWS ve 21 hücreli RAM sistemi üstlenmek durumunda olacaktır. ESSM kabiliyetinin özellikle de Mk-41 VLS Strategic sayesinde altyapısı bulunsa da mevcut platformların ateş kontrol ve hava arama radarlarının modernizasyonu gerekli olacaktır. Bu modernizasyon için bir ara çözüm olarak G sınıfı (eski Perry) firkateynlerindeki radar ve atış kontrol suiti ve Genesis projesinde elde edilen füzyon ve sistem entegrasyonu kabiliyetinden yararlanılabileceği değerlendirilebilir. Kanımca teknelerin en önemli kuvvet çarpanları Mk-41 Stratejik VLS sistemi ile güçlü ASW altyapısıdır. Mk-41 Strategical VLS, Barbaros sınıfı firkateynlerimizde mevcut olan Mk-41 Tactical VLS sistemlerinde daha uzun olduğu için hem Asroc VLS, hem de Harpoon VLS (Harpoon LA) fırlatma kabiliyetini haizdir. Tomahawk füzeleri fırlatma kabiliyeti olmakla birlikte bu füzelerin verilmeyeceği kesindir. Ancak Harpoon LA için bir gelecek söz konusu olabilir.

ABD donanması kendi konsepti dahilinde tüm Spruance sınıfı gemileri 2006 ile birlikte hizmetten kaldıracaktır. Bu gemiler faydalı kullanım ömürlerinin henüz sonuna gelmedikleri gibi, modüler inşa teknikleri nedeniyle modernizasyona uygun bir altyapıları bulunmaktadır. Nitekim hem İran için üretilen ancak teslim edilmeyen ve nihayetinde önce ABD şimdi de Tayvan'a nasip olan Kidd sınıfı hava savunma destroyerleri, hem de Ticonderoga sınıfı kruvazörler Spruance sınıfı gemilerden yola çıkılarak geliştirilmiştir. Tayvan'a teslim edilecek olan Kidd sınıfı gemilerde yürütülecek modernizasyon çalışmaları yakından izlenmelidir. ABD Donanmasının Spruance sınıfı gemileri hizmet dışına çıkarma gerekçesi artık eskiyen silah sistemleri ile bağdaşmayan yüksek işletme giderleri olarak açıklanmıştır. Ancak bu konuda ABD içinde de farklı görüşler dile getirilmiştir.

Donanma eski gemilerin, özellikle de Spruance sınıfı destroyerlerin uzun süre hizmette tutulmalarının maliyet-etkin olmadığını zira bir Arleigh Burke destroyeri veya bir Oliver Hazard Perry firkateynine göre işletim masraflarının daha yüksek olduğu fikrini savunuyor. "Şayet Donanma Spruance sınıfı gemileri hizmette tutar ve güvenilirlik ve öz-savunma kabiliyetlerini artırmak üzere gemi başına 100 Milyon Dolar yatırım yaparsa 35 yıllık hizmet ömürleri boyunca bu gemilerin yıllık amortisman maliyetleri 45 Milyon Dolar olacaktır. Bu tutar her ne kadar Arleigh Burke sınıfı destroyerler çok daha kabiliyetli gemiler olsalar da yeni bir Arleigh Burke destroyerin yılda 60 Milyon Dolar tutarında olması beklenen satın alma ve işletme masrafları ile karşılaştırıldığı takdirde tercih edilebilir bir seçenek olmaktadır. Bir kıyı savunma gemisinin (LCS) satın alma ve işletme maliyeti 25 yıllık bir hizmet ömrü göz önüne alındığında yaklaşık olarak 30 Milyon Dolar tutarında olmaktadır." (Transforming the Navy's Surface Combatant Force (Chapter 3))
http://www.globalsecurity.org/military/library/report/cbo/tnscf_may03_chapter2.htm

ABD Donanmasında mevcut olan başlıca satıh gemilerinin mevcut işletme masrafları aşağıdaki gibidir:
DD-963 Spruance Destroyer (34 Milyon Dolar)
FFG-7 Oliver Hazard Perry Frigate (19 Milyon Dolar)
DDG-51 Arleigh Burke Destroyer (26 Milyon Dolar)
CG-47 Ticonderoga Cruiser (35 Milyon Dolar)
Transforming the Navy's Surface Combatant Force (Chapter 1) http://www.globalsecurity.org/military/library/report/cbo/tnscf_may03_chapter1.htm

Knox, MilGem ve Spruance karşılaştırması yaparken her üç sınıfı dikkatle ele almakta fayda vardır. Donanma modernizasyonları ve yeni tedarikler tıpkı diğer alanlarda olduğu gibi aynı sınıf içerisindeki gemiler ve platformlar arasında dikkate alınmaktadır. Her bir platform sınıfı belli bir amaca yönelik olarak üretilir, bu anlamda da tonaj, sensör, silah sistemleri vb. konuda aynı sınıfa ait platformlar arasında bir benzerlik söz konusudur. Böylece platform tanımı veya kuvvet ihtiyaçları değişmedikçe, daha doğrusu yeni bir konsept getirilmedikçe bir destroyer, başka bir destroyerle, bir firkateyn başka bir firkateynle vb. değiştirilmektedir. Bu konuda bir istisna bir önceki cümlede de vurguladığım üzere platformu kullanacak kuvvetin yeni bir konsept geliştirmesi durumudur.

Her üç gemiyi tek tek ele alarak sınıflarını, kullanım konseptlerini dile getirmeye çalışalım:

1. FF 1052 KNOX sınıfı refakat firkateynleri

II. Dünya savaşından sonra inşa edilen en başarılı ikinci nesil refakat gemileri olan Knox sınıfı firkateynler (bizde Tepe sınıfı) kendisinden sonra hizmete alınan ve ağırlıklı olarak hava savunma ve satıh savunma görevlerini üstlenen platformlardan (FFG-7 Perry sınıfı, bizde G sınıfı) farklı olarak denizaltı harbine (ASW) yoğunlaşmıştır. Knox'lar diğer karakol firkateynleri ile birlikte hafif uçak gemisi ve amfibi taarruz görev kuvvetlerine destek amaçlı olarak görev yapmak üzere geliştirilmiştir.

Prova monteli büyük SQS-26CX sonar domu ve ASROC lançeri geminin ana tasarım ilkesi olan denizaltı harbine uygun sistemlerdir. Geminin her iki yanında yer alan tek hücreli Mk32 torpido tüpleri Mk-46 hafif torpidoları ile ASW kabiliyetlerini daha da artırmakta, üç tüplü Mk-32 torpido lançerlerine göre daha hızlı mühimmat yükleme olanağı sunmaktadır. Değişken derinlik sonarı, SQS-35 termal katmanların altında faaliyet gösteren denizaltılara karşı daha iyi tespit kabiliyetleri sağlamaktadır.

Knox sınıfı teknik özellikleri genellikle aşağıdaki gibidir:
Deplasman 4,200 ton (tam yükle)
Uzunluk: 133,50 metre
Genişlik: 14, 33 metre
Maks. Hız: 27 knots
Motorlar: 2 - 1200 psi kazan; 1 türbin, 1 şaft; 35,000 şaft beygirgücü
Helikopter: 1 adet - SH-2F (LAMPS)
Silah Sistemleri: 8 - ASROC (MK 16 lançeri) 8 - Harpoon (from MK 16 lançeri) 4 - MK-46 torpedoes (tek tüplü lançerler) 1 - 5-inch / 54 kalibre MK 42 top 1 - 20mm Phalanx yakın hava savunma silah sistemi
Muharebe Sistemleri: AN/SPS-40 Hava Arama Radarı AN/SPS-67 Satıh Arama Radarı AN/SLQ-32 Elektronik Savaş Sistemi AN/SQS-26 Sonar AN/SQS-35 Değişken Derinlik Sonarı (bazı gemilerde) AN/SQR-18 Çekili Dizin Sonar Sistemi Mk68 Top Ateş Kontrol Sistemi Mk114 ASW Ateş Kontrol Sistemi Mk115 Füze Atış Kontrol Sistemi
Mürettebat: 18 subay, 267 erbaş ve er.
http://www.globalsecurity.org/military/systems/ship/ff-1052-design.htm

2. DD-963 Spruance sınıfı açık deniz refakat (genel maksat) muhripleri

ABD Donanması esas olarak uçak gemisi muharebe gruplarına refakat etmek üzere yeni bir denizaltı harbi görevli destroyer sınıfına olan ihtiyacı çerçevesinde 1960'lı yılların sonunda konsept aşamasına gelmiş ve 1975-1983 yılları arasında 31 adet Spruance sınıfı destroyer üretilerek hizmete girmiştir.

171,60 metre uzunluklarıyla çağdaş bir kruvazör boyutlarına erişen Spruance sınıfı tekneleri bu sınıflandırmaya yetecek silah donanımına sahip olmadıkları için genel maksat muhribi olarak sınıflandırılmıştır. Bildiğimiz gibi aynı gövdeyi esas alarak üretilmiş olan Kidd sınıfı destroyerler DDG (Hava Savunma Destroyeri), Ticonderoga sınıfı kruvazörler ise CG (Hava Savunma Kruvazörü) olarak sınıflandırılmıştır. Ana görevi, taarruz uçak gemisi gruplarının ayrılmaz bir parçası olan operasyonlar dahil olmak üzere denizaltı harbi olan Spruance sınıfı gemiler bir dizi modernizasyon geçirmiş ve Tomahawk ile satıh saldırı, Phalanx ve RAM ile özsavunma, LAMPSIII SH-60B SeaHawk helikopterleri ile ASW kabiliyetleri geliştirilmiştir. Spruance sınıfı gemiler II. DÜnya Savaşı dönemi destroyerlerin yaklaşık iki katı büyüklüktedir, aynı dönem kruvazörleri ile hemen hemen aynı boyuttadır. Bu gemiler sınıfının en büyük gemileridir.

Spruance sınıfı gemilerin temel ASW kabiliyetleri yukarıdaki açıklanmıştır. Spruance sınıfı gemiler her hava koşulunda yüksek hızlı denizaltıları avlamak üzere geliştirilmiştir ancak düşman gemi, hava araçları ve kıyı hedefleri ile de angajman sağlayabilmektedir. Bu çok amaçlı muhripler Deniz Piyadesi amfibi operasyonlarına topçu desteği de sağlayabilmektedir.

Spruance sınıfı teknik özellikleri genellikle aşağıdaki gibidir:
Deplasman: 8,190 metrik ton (tam yükle)
Uzunluk: 171.6 metre
Genişlik: 16.8 metre
Hız: 33 deniz mili
Motorlar: 4 - LM 2500 General Electric gaz türbini, iki şaft, 80,000 şaft beygir gücü
Menzil: 20 Deniz mili ile 6000 Deniz Mili
Helikopter: İki SH-60 Seahawk LAMPS III helikopter
Silah Sistemleri 1 - 61 hücreli MK41 VLS (Asroc VL, Harpoon, Tomahawk) 2 - MK dörtlü alnçer (8 Harpoon füzesi) 1 - MK 29 lançeri ( NATO Sea Sparrow Hava Savunma Füzesi) 2 - MK 15 20mm Phalanx yakın hava savunma silah sistemi 2 - 5-Inch 54 kalibre MK 45 Top 2 - MK 32 üçlü torpido fırlatma lançeri (altı adet Mk-46 torpidosu)
Muharebe Sistemleri SPS-40E Hava Arama Radarı SPS-55 Satıh Arama Radarı SPG-60 Top Ateş Kontrol Sistemi SPQ-9A Top Ateş Kontrol Sistemi (Hava Savunma) SQS-53B Sonar SQR-19 Tactical Towed Array Sonar SLQ-32 (V)3 OUTBOARD II SPS-40E 2D Air Search Radar or SPS-49(V)2 2D Air Search Radar (DD 997 only) SPS-55 Surface Search Radar SPS-64(V)9 (navigation) SPG-60 Gun Fire Control Radar SPQ-9A Gun Fire Control Radar Mk 23 Mod 0 TAS Mk 91 (NSSM fire control) SQS-53B Sonar SQR-19 Tactik Çekili Dizin Sonar Towed Array Sonar SLQ-32 (V)3 OUTBOARD II SLQ-32(V)5 with Sidekick active (DD 967, 969, 973, 976-979, 983, 988, 997) Mk 36 SRBOC DLS SSQ-108 Outboard D/F (DD 963-965, 967-970, 972, 976, 983, 985, 988-992) SLQ-25 or SLQ-25A (with SSTD) Nixie çekili torpido dekoyu SLQ-49 yüzer radar reflektör buoyları
Komuta ve Kontrol: JOTS (Birleşik Operasyonel Taktik Sistem) Link 11 HF Radios UHF Radios VHF Radios Mürettebat: 30 subay, 352 erbaş ve er. http://www.globalsecurity.org/military/systems/ship/dd-963.htm http://www.fas.org/man/dod-101/sys/ship/dd-963.htm

Milgem Sınıfı karakol ve denizaltı harbi gemileri Resmi Türk DzKK sitesinden elde ettiğimiz bilgilere göre MİLGEM Projesi, ekonomik kullanım ömürlerini tamamlamakta olan mevcut karakol gemilerinin değiştirilmesi ihtiyacından doğmuştur. Proje, resmi olarak Ocak 1996'da başlatılmıştır. Bu proje kapsamında inşa edilecek gemiler, tüm gemi silah ve sensörlerinin entegre olduğu gelişmiş bir merkezi komuta kontrol sistemine sahip olacaktır. Gemiler tek başlarına veya Deniz Kuvvetlerinin diğer unsurlarıyla birlikte grup halinde operasyon yapabilecekler ve - Keşif / karakol - Arama - kurtarma - Denizaltı savunma harbi - Denizde terörist faaliyetlerin izlenmesi ve engellenmesi - Kıyı deniz ulaştırmasının kontrol / korunması görevlerini icra edeceklerdir.

Burada elde edilen bilgiler ışığında MilGem platformlarının, Knox (Tepe) sınıfı açık deniz firkateynlerinden ziyade, Hisar sınıfı olarak adlandırabileceğimiz ve genelde maks. 470 ton deplasmanlı olan kıyı karakol gemilerinin yerini almak üzere tedarikinin söz konusu olduğu anlaşılmaktadır. TDzKK bu konuda bir konsept deşikliğine giderek daha büyük deplasmanlı ABD LCS ve İskandinav Korvet sınıfı gemi tasarımlarını esas almış görünmektedir. Nitekim MilGem 1200-1500 metrik ton deplasmanlı olarak planlanmıştır.

MilGem için yurtdışı silah sistemleri tedarikçilerine gönderilen Bilgi İsteği Mektupları ve açık kaynaklarda yayınlanan bilgilere göre Milgem aşağıdaki silah sistemleri ile donatılacaktır:
- 76 mm top (büyük olasılıkla Oto Melara 76/62 Super Rapido)
- Denizaltı Harbi için Havan
- Denizaltı Harbi için Torpido
- Satıh gemilerine karşı SSM (muhtemelen Harpoon)
- RAM (Rolling Airframe Missile)

Bu sistemler dikkat edilirse daha çok Aviso sınıfı ile ortaklık taşımaktadır. Aslen Aviso (Burak) sınıfı kıyı karakol ve DSH (ASW) gemilerinin gelişine kadar kıyı karakol ve DSH görevlerini üstlenen bu eski ve yetersiz platformlar zaten hizmet dışı bırakılmaya başlamışlardır. Bir bakıma MilGem projesi ile birlikte Burak sınıfının modernize edileceği anlaşılmaktadır. Zira Knox'lar açık deniz DSH platformları iken MilGem, Sultan Hisar ve Aviso platformları gibi kıyı karakol ve DSH platformu olarak sınıflandırılmaktadır.

Bu tezimizi güçlendirmek üzere aşağıda Sultan Hisar ve Aviso sınıf gemilere ilişkin teknik özellikler verilmektedir.

Sultan Hisar sınıfı kıyı karakol ve DSH tekneleri
Deplasman: 477 ton (tam yükle)
Boyutlar: 52.9 x 7 x 3.1 metre (173.5 x 23 x 10 feet)
Motor: 2 dizel, 2 şaft, 4,800 bhp, 19 knots
Mürettebat: 65
Sonar: SQS-17A
Silahlar: 1 40 mm, 2 ikiz 20 mm, 1 Hedgehog havanı, 4 DC havanı, 1 DC rack http://www.hazegray.org/worldnav/

Aviso (Burak) sınıfı kıyı karakol ve DSH tekneleri
Deplasman: 1250 ton, tam yükle
Ölçüler: 80 x 10.3 x 3.2 metre
Hız, Menzil: 23 deniz mili, 15 mil hızla 4500 mil.
Personel: 90 (7 subay)
Silah Sistemleri Toplar: 1 x 100mm/55 2 x 20mm Füzeler: 4 x Exocet SSM Torpidolar: 4 x L 5 ASW torpidosu Denizaltısavar havan: 1 x 375mm; 6 namlu
Muharebe Sistemleri: Radarlar: 1226, seyrüsefer; DRBV 51A hava/yüzey arama; DRBC 32E atış kontrol Sonar: DUBA 25 arama/saldırı www.turkishnavy.net

SONUÇ: MilGem kıyı karakol ve DSH gemileri Knox'lara yönelik bir modernizasyona işaret etmez, Aviso ve Sultan Hisar grubuna dönüktür. Knox'lar Spruance sınıfı gemileri ile modernize edilecektir. Nitekim aynı platformlara sahip Tayvan donanması da geliştirilmiş, daha doğrusu hava savunma kabiliyetleri artırılmış Spruance sınıfı (Kidd) ile Knox'ları değiştirme kararı almıştır. Bu konuda iki konsept tartışan Tayvan Donanması yaklaşık 4000 ton deplasmanlı Knox sınıfı gemileri 2000 tonluk (iri korvet sınıfı) gemilerle değiştirme görüşünü terk ederek bahse konu Kidd sınıfına yönelmiştir. MilGem bir kıyı karakol ve DSH gemisi tasarımıyken Spruance ve Knox açık deniz DSH kabiliyetli platformlardır.

Spruance transferi konusunda yapılan tartışmalarda genel olarak üç sorunlu nokta bulunmaktadır:

1. Konsept karmaşası

2. Faydalı Ömür ve Lojisitik Destek Analizi Eksikliği

3. Geminin öz niteliklerinin tartışma dışı bırakılması

1. Konsept Karmaşası: Donanma gemileri yalnızca taşıdıkları silah sistemlerine bakılarak sınıflandırılmamaktadır. Spruance sınıfı gemiler, RAM, Phalanx ve Sea Sparrow miksini öz savunma amaçlı olarak kullanmaktadır. Bu sistemler, bu sınıftan gemileri AAW (Hava Savunma) görevli olarak tahsis etmenize izin vermez, ancak oldukça güçlü bir nokta hava savunma şemsiyesi altındadırlar. Spruance sınıfı gemilerin temel görevi, birleşik görev kuvveti içerisinde (yani kendisine bölge hava savunma şemsiyesi sağlayan AAW firkateyn ve destroyerleri ile birlikte) açık deniz ASW harekatlarında yer almak ve amfibi saldırı görev kuvvetine refakat ve kara saldırı desteği vermektir. Harpoon, RAM, ESSM vs. kabiliyetli diğer gemilerin yapamadığı şey Spruance'ların sahip olduğu hakiki açık deniz ASW kabiliyetidir.

Dolayısıyla şayet Spruance alınacaksa (ki bu konu kesin değildir ABD Savunma Bakanlığı bunu önermiştir ama TDzKK tarafından kabul gördüğüne dair açık kaynaklarda bir bilgi bulunmamaktadır. Söz gelimi aynı makamın 2003 yılında bize önerdiği Anchorage LSD gemisi reddedilmiştir ve bugün Tayvan'a önerilmektedir.) bunun nedeni geminin hakiki ve adanmış açık deniz ASW kabiliyetleri olacaktır. Donanmamızda yer alan ve yer alması planlanan hiçbir satıh ve satıh altı unsurunda Spruance sınıfında yer alan ASW kabiliyetleri bulunmamaktadır.

2. Faydalı Ömür ve Lojisitik Destek Analizi Eksikliği: FF-1052 Knox (Tepe) sınıfı gemiler donanmamızda hizmete girdikleri tarihte faydalı kullanım ömürlerini tamamlamış ya da sonuna gelmiş durumdaydılar. Üstelik de buhar türbinli motorları ile işletimi zor tekneler olarak bilinmekteydiler. Gelgelelim Spruance sınıfı gemilerin ortalama olarak en az on yıl daha faydalı kullanım ömrü bulunmaktadır. Bunun yanı sıra LM2500 gaz türbinli motorları firkateyn filomuzda kullanılmakta olan temel motor tipi olup ciddi bir lojistik ortaklı söz konusudur. Aynı cümleden olmak üzere LM2500 motorlarının bazı parça ve aksamlarının TEI bünyesinde üretilmekte oldukları da dikkate alınabilir. Knox'lar alındıkları tarihte 'hot ship' (yani operasyonel) değildiler, dolayısıyla bize önerilmekte olan ve daha birkaç ay önce aynı tatbikatta Barbaros sınıfı gemilerimizle birlikte yer alan Spruance sınıfı gemilere göre ekstra ekstra işletim ve reaktivasyon masrafları çıkarmışlardı. Knox sınıfı gemilerin işletim maliyetlerine ulaşabilmiş değilim. Ancak yukarıdaki bilgilerin açıklayıcı olacağını umarım. 3. Geminin öz niteliklerinin tartışma dışı bırakılması Spruance sınıfı gemilerin en önemli özelliği hiç kuşkusuz gelişmeye açık yapılarıdır. Kidd ve Ticonderoga sınıfı gemilerin Spruance gövdesini, silah sistemlerini, sensörlerini temel alarak geliştirildiğini daha önce belirtmiştik. Nitekim bu serinin en güçlü üyesi olarak CCG olarak sınıflandırılan Ticonderoga sınıfı gemilerin temel ve biricik farkı Aegis suitidir. Burada hatırlamamız gereken husus Spruance ve Ticonderoga'ların "substitutable" yani birbirinin yerine geçecek platformlar olarak değil, "complementary" yani birbirini tamamlayan platformlar olarak kullanılmış olduklarıdır. Spruance sınıfı gemilerin Arleigh Burke sınıfı DDG'lerle değiştirilmesinin temel nedeni Spruance sınıfı gemilerin yetersizliği değildir. Soğuk savaş dönemi nükleer denizaltı tehdidinin ortadan kalkması, başka bir deyişle uçak gemisi ve amfibi taarruz görev kuvvetlerine yönelik açık deniz denizaltı tehdidinin FFG-7, Arleigh Burke sınıfı gemilerin karşılaştırmalı olarak mütevazı ASW kabiliyetleri ile karşılanabilecek bir düzeye inmesidir.

Spruance sınıfı gemiler şayet donanmamızda yer alacaksa, olası bir operasyon profilini 19. yüzyıldaki HMS Warrior veya Fransız Gloire ile karşılaştırmak (yani tek başına düşman donanma unsurlarını dağıtacak omnipotent -her şeye kadir- bir platform olarak dikkate almak) doğru değildir. HMS Dreadnought'tan beri donanma unsurları müşterek harekat grupları oluşturmaktadır. Muhtemeldir ki Spruance sınıfı gemiler de yanlarında FFG-7 Perry (G sınıfı) firkateynlerle birlikte operasyon icra edecektir. Kaldı ki, Spruance sınıfı gemiler mütevazı (beher gemi için yaklaşık 100 milyon USD) bir sensör ve atış kontrol sistemi yatırımıyla zaten mevcut olan SM-2, ESSM kabiliyetlerini kazanabilirler. Bu da bahse konu gemilerin sınırlı bölge hava savunma kabiliyetli genel maksat destroyeri olarak yeniden sınıflandırılmalarını sağlayacaktır.

Tüm bu değerlendirmeler ışığında şu noktaları belirtmeme izin veriniz: Spruance sınıfı gemiler yıllık işletme masraflarını hak etmeyen mevcut yetersiz silah sistemleri ile azametli ama tehlikesiz birer balina görünümündedirler. Bu gemiler şayet alınacaksa öncelikli olarak ciddi bir modernizasyon gereği vardır. Ancak bu modernizasyon bahse konu gemileri adanmış birer AAW platformu haline getirmeye yönelik olursa astarı yüzünden pahalı geleceği aşikardır.

Modernizasyonun kapsamını birbiriyle ilişkili iki unsur belirleyecektir:

a. TDzKK Satıh Muharebe Unsurları Konsepti

b. Türkiye Cumhuriyeti'nin jeopolitik ve jeostratejik gereksinimleri

Deniz Kuvvetleri Komutanlığımız geleceğe dönük konsept çalışmasında açık deniz ASW kabiliyetini dikkate almakta mıdır? Dolayısıyla buı konuda bir ihtiyaç belirlemiş midir? Bunu bilemiyoruz. Ancak MilGem projesini DzKK'da bu yönde bir konspet olmadığı konusunda yorumlamak bizi yanıltabilir. Zira açık deniz ASW kabiliyetli bir platform demek asgari firkateyn büyüklüğünde bir platformdan bahsetmek demektir. Oysa MilGem DzKK sitesinde ve sair kaynaklarda açıkça belirtildiği üzere bir kıyı karakol ve ASW teknesi olarak hizmet verecektir.

Öte yandan bütçe sıkıntıları ve ABD'nin SM-2 füzesini serbest bırakma konusundaki isteksizliği yüzünden gerçekleşemeyen TF-2000 projesi de açık deniz ASW kabiliyetine bir yanıt oluşturmamaktadır. Türk savunma sanayii ve kuvvet komutanlığının sinerjik bir çalışma ile geliştirmeye çalıştığı MilGem ve TF-2000 konseptleri Spruance sınıfı gemilerin kabiliyetlerini hedef almamaktadır. Pekala, DzKK bahse konu kabiliyeti ikinci el yöntemiyle karşılamayı planlamış olabilir ki bu son derece isabetli bir yaklaşımdır.

Bildiğimiz gibi FFG-7 Perry sınıfı firkateynler de sahip oldukları sınırlı ama dikkate değer AAW ve ASW kabiliyetlerine rağmen ne MilGem ne de TF-2000 için bir alternatif olarak düşünülmemiş, konsepte çok daha yakın olmasına rağmen Aviso'lar geldi diye MilGem projesi akamete uğramamıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nin jeopolitik ve jeostratejik gereksinimlerine gelince kanımca burada Spruance sınıfı gemilere büyük bir iş düşmektedir.

İlk olarak Karadeniz'de giderek tırmanan enerji iletim hegemonyası sorununa dikkatinizi çekmek isterim. Bulgaristan ve Romanya, ardından Transkafkasya (özellikle Gürcistan ve Abhazya), ardından Ukrayna'nın Rus etki alanının dışına çıkması ve Rusların eski iç denzileri Karadeniz'de yalnızca kuzey doğu kesimde bir şeritle yetinmek zorunda bırakılması, Türkiye - İtalya ve Romanya üzerinden bir Acil Müdahale Kuvveti'nin kurulması, Rus Donanması'nın Karadeniz'de yeni bir yapılanmaya gidecek olması önemli parametrelerdir. Bu parametrelere Rus Krasnodar limanına ek olarak Gürcistan limanlarının AB-ABD-Türkiye-Çin destekli olarak yeniden yapılanma ve inşa sürecine girmesi, (Çin'e kadar devam edecek) Transkafkasya otoyolu ve demiryolu projeleri yeni bir ticaret güzergahının (bu kez Rus denetimi dışında) oluşmakta olduğunun habercisidir. Trükiye'nin bu güzergah üzerinde ciddi çıkarları bulunmaktadır. Karadeniz'de sürekli bir görev kuvvetinin yer alması bu nedenle önem arzetmektedir. Gemilerin sık sık Gürcistan ve Kırım limanlarında, Romanya sahillerinde diplomatik ve operatif görevler üstlenecekleri aşikardır.

İkinci olarak Türkiye'nin Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika çıkar alanları gelmektedir. Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Afrika ülkeleri arasında ciddi stratejik ilişkiler mevcuttur. Özellikle dost Fas ve Tunus ile rakip Libya ve Mısır söz konusu olduğunda bu bölgede bayrak gösterme görevlerinin önemi anlaşılabilir. Orta ve Güney Afrika ülkelerinde de ülkemizin önemli çıkarları bulunmaktadır. Her ilişki son Gambia meselesinde olduğu gibi popülerleşmese de özellikle Güney Afrika Cumhuriyeti ile giderek artan ilişkiler ve temelde Afrika ile hızla artan ticaret ve askeri ilişki hacmi burada askeri mevcudiyetimizin güçlendirilmesini, başka bir deyişle açık denizlerde harekat kabiliyetimizin artırılmasını gerektirmektedir. Doğu Akdeniz'de Suriye üzerinde baskı kurulması, İsrail'in aşırı güçlenmesinin önlenmesi, Kıbrıs'a güç aktarımı (force projection) kabiliyetinin gelişmesi ve Süveyş kanalının kontrolü önem kazanmaktadır. Süveyş bizim için sadece İsrail ile olan sorunlu ortaklığımız için önemli değildir. Aynı zamanda atalarımızın başlattığı ama bitiremediği Güney Doğu Asya bağlantısı için önemlidir. Güney Doğu Asya'da Açeh ile mevcut olan köprü başı konumumuzu Endonezya üzerinden genişletme olanağımız yine açık denizlerde opearsyon kabiliyeti ile orantılı olarak gelişebilecektir.

Spruance sınıfı gemilerin bu konuda tek başlarına yeterli olacaklarını düşünmek kesinlikle yanlıştır. Spruance sınıfı gemiler muhakkak surette AAW, LPD, LPH, LSD tiplerinde satıh gemileri ile desteklenmelidir. Hatırlanacak olursa Türkiye Cumhuriyeti dok çıkarma gemileri, helikopter/hafif uçak gemileri konusunda öteden beridir kuvveden fiile bilinen nedenlerle geçemeyen planlar yapmakta, projeler hazırlamaktadır. Sonuçta bizler eksik bilgiler üzerinden yorum yapmaya çalışıyoruz. Ancak yine de bunu yaparken daha analitik bir yaklaşım getirmemiz mümkün diye düşünüyorum.

Esasen karşılaştırılabilir menzil parametreleri konusundaki yaklaşımına temelde katılmakla birlikte sanırım bu sınıf gemilerin ABD ordusunda nasıl kullanıldıklarına dair modeller yararlı olabilir diye düşünüyorum.

Uçak Gemisi Taarruz Gurubu (Carrier Strike Group - CSG)

? 1 Uçak Gemisi(CV/CVN)
? 1 Kruvazör (CG) -- Hava Savunma (TBMD) (Ticonderoga sınıfı Aegis kruvazörleri)
? 2 Destroyer (DDG) -- Satıh ve DSH (ASW) (Arleigh Burke ve Spruance Sınıfı)
? 1 Taarruz Denizaltısı (SSN) -- Satıh ve DSH
? 1 Hızlı Muharebe Destek Gemisi (AOE) -- İkmâl Gemisi (Sacramento sınıfı)

Dikkat edilirse yukarıdaki modelde hava savunmasından esas sorumlu olan birim Ticonderoga sınıfı kruvazörler... Arleigh Burke, hem alan hava savunma hem de yerini aldığı Spruance'ların DSH görevlerini üstlenerek bir açıdan genel maksat destroyeri olarak ayrılmış görünüyor.

Deniz Piyadesi Amfibi Hazır Grupları (Marine Amphibious Ready Groups - MARG) ve Expeditionary Strike Groups (ESG)

? Amfibi Taarruz Gemisi (LHA) -- (Tarawa sınıfı)
? Doklu Çıkarma Platformu (LPD) -- (San Antonio Sınıfı)
? Doklu Çıkarma Gemisi (LSD) -- (Whidbey Island Sınıfı)
? Kruvazör CC(G) -- (Ticonderoga sınıfı Aegis kruvazörleri)
? Destroyer DD(G) -- Arleigh Burke ve Spruance Sınıfı
? Firkateyn FF(G) -- (Perry Sınıfı)
? Taarruz Denizaltısı SSN -- (Los Angeles Sınıfı)

Dikkat edilirse FFG-7 ve Spruance sınıfı gemiler birlikte kullanılabilmektedir. Her ne kadar MARG ve ESG sınıflandırmasında Hızlı Muharebe Destek Gemisinden (AOE) bahsedilmese de açık deniz harekatlarının olmazsa olmaz koşulunun kendi yakıtını, ikmâl ve lojisitik araçlarını beraberinde taşımak olduğu anlaşılıyor.

TDzKK için önerilen Spruance sınıfı gemilerde 61 hücreli Mk-41 Strike VLS bulunmaktadır. Bu sistem teorik olarak hem SM-2, hem de dörtlü kanisterler içinde ESSM kabiliyetini haizdir. Burada sorun, Spruance sınıfı gemilerde bahse konu orta menzilli füze sistemlerini etkin olarak kullanmamızı sağlayacak hedef tespit, teşhis ve atış kontrol sistemlerinin eksikliğidir. Bu silah sistemlerini etkin olarak kullanabilmek için sensör modernizasyonu temel önemi haizdir. SM-2'den tam verim alınabilmesi, kabiliyetlerinden azami ölçüde yararlanılabilmesi için Aegis veya eşdeğeri bir sistem zaruridir. Bildiğim kadarıyla bize önerilen Spruance'larda böyle bir kabiliyet bulunmamaktadır.

Eğer Spruance'a Aegis suiti takarsanız elde ettiğiniz tekne bir füzeli kruvazör (CG) olarak sınıflandırılmaktadır. Nitekim, Spruance gövdesine Aegis sistemi eklenmesi ile elde edilen Ticonderoga sınıfı gemiler de böyle sınıflandırılmıştır. Öte yandan bu gemilere ESSM ilavesi çok daha maliyet etkin bir modernizasyon ile gerçekleştirilebilir.

Burada bir fikir vermek için Spruance sınıfı gemilerin yerini alan Arleigh Burke sınıfı (DG) gemilerin Flight I ve Flight IIA konfigürasyonları göz önüne alınabilir. Flight IIA'ların temel yapısal farklılığı özellikle de kıyı sularında ve mayın ve ASW kabiliyetini artırmak üzere iki adet LAMPSIII SH-60 Sea HAwk helikopteri için hangar ilavesidir. Flight I'lerde bu helikopterler için bir pist vardı ancak doklama imkanı bulunmuyordu. Her ne kadar helikopterlerin ilgili gemi ile müşterek harekat yapmasına olanak tanıyacak LAMPS III sistemi Flight I'lerde bulunuyorduysa da anlaşılan ABD Donanması bunun çok da etkili olmadığını hissetti.

Bu kabiliyet halen Spruance sınıfı gemilerde mevcut mudur? Bu konu araştırmalıdır. Flight IIA'lar üzerinde yapılan en önemli iyileştirmelerden birisi de hava savunma sensörlerinin güçlendirilmesi ve gerçek anlamda savaş alanı hava savunma (theater air defence) kabiliyetinin kazanılması olmaktadır. Ancak bu arada ilginç gelişmeler de yaşanmaktadır; örneğin Harpoon lançerleri sökülmektedir. Bu şekilde 90 hücreli VLS, 96 hücreye de çıkarılmış olmaktadır. Öte yandan, Phalanx CIWS sistemleri kaldırılmakta, yerine Nokta Hava Savunma sistemi olarak ESSM getirilmektedir.

Kanımca Spruance sınıfı gemileri bir hava savunma destroyeri (DG) haline getirecek büyük ve neticede maliyet etkin olmayabilecek modernizasyon çalışmaları yerine asgari olarak ESSM kabiliyeti kazandırmayı amaçlayan mütevazı bir modernizasyon yeterli olacaktır. Bu modernizasyon akabinde arkadaki Mk-29 Sea Sparrow SAM lançeri de sökülebilir ve belki olur a (LOL) bizim büyük çıkarma gemilerine veya lojistik destek gemilerine takılabilir. Bu modernizasyon sonrasında Spruance'lar güçlü bir nokta hava savunma şemsiyesine (RAM, Phalanx, ESSM), güçlü bir ASW desteğine (SH-60 Sea Hawk (Penguin, Hellfire, Mk-46), güçlü bir ASuW altyapısına (Harpoon x8 (16?)) ve güçlü bir kıyı bombardıman altyapısına (2 x Mk-45 127 mm top) sahip olarak olarak faydalı ömürlerinin sonuna kadar (10-15 sene) hizmet edebilirler.

TF-2000 projesini geciktiren sebepler sadece mali sebepler değildir. Aslen TDzKK projeleri kısmen bütçe kısıntılarından daha az etkilenerek yürütülebilmiştir. Burada sorun SM-2 sisteminin uluslararası politikada önemli bir pazarlık aracı olmasında yatmaktadır. Ancak ABD'nin temel müttefikleri bu sisteme sahip olabilmektedir. Benzer bir durum Aster 30 serisi füzeler için de -bu kez Avrupa için- geçerlidir. Türkiye'nin TF-2000 projesi ancak ve ancak bu gemileri gerçek anlamda hava savunma firkateyni/destroyeri haline getirecek hava savunma füzelerinin ve özellikle de Aegis suitinin (veya eşedeğer bir sistemin) devri konusunda politik bir sorun olmaması halinde mümkün olabilir. Eldeki veriler bu konuda politik engellerin aşılmış olduğuna dair bir bilgi içermemektedir.

Yunanistan'ın Arleigh Burke isteği de benzeri sınırlamalara tabidir. Yunanistan'ın Kidd sınıfı gemi önerilerini geri çevirmesinde bu noktanın önemli bir etkisi olmuştur. Tayvan'ın Kidd sınıfı gemileri kabul etmesinin nedeni de SM-2 ile birlikte verilmeleri olmuştur (her ne kadar Kidd sınıfı gemiler, Aegis klasında bir sensör kabiliyeti sunmasa da). ABD'nin SM-2 ve Aegis kardeşleri Yunanistan'a verme ihtimali Yunan deniz ticaret filosunun ABD'nin Irak ve Afganistan'a yönelik lojistik destek kampanyasının belkemiği olmasına ve Balkan'larda Makedonya Cumhuriyeti'nin tanınması da dahil olmak üzere Avrupa'ya karşı ABD etkisinin yaygınlaştırılmasını kabul etmesine bağlıdır. Bu da (özellikle ikinci itibariyle) biraz zor görünmektedir.

Comments:
Merhaba Hakan,
you wrote a long article about MILGEM and Spruance, but my turkish is not good enough to Translate this Article.

Can you Translate some Impotant from it ?

Regards,

Florian Cem
 
Yorum Gönder



<< Home

This page is powered by Blogger. Isn't yours?

Listed on 
BlogShares