Salı, Şubat 14, 2006

 

MilGem, Obez Hücumbot mu?

Hakan Gürel,
Savunma ve Strateji, 25 Ocak 2005

MİLGEM'i ilk haberler basına yansıdığında hormonlu ganbot olarak adlandırarak hayal kırıklığımızı dile getirdiğimiz günleri hatırlıyorum. İtiraf etmeliyim aceleci bir karar vermişim. Şimdi bu nedenle hem MİLGEM konusunda daha evvelki görüşlerime nazire/düzeltme olması açısından hem de konunun daha iyi anlaşılabilmesi açısından bazı noktalara değinmek istiyorum.

Öncelikle, MİLGEM konusunu yalnız başına ele almanın yanlış olduğu ortada, zaten korvet tasarımına ilgi gösteren ülkelerin farklı gemi inşa ve tedarik projelerinden bahsederek bunu bazı analistler de ima ediyor. Yalnız burada biraz daha ayrıntıya girmek gerekli kanısındayım. Başka bir deyişle Off-Shore Patrol Vessel (OPV) (Kıyı Karakol Gemisi) ve Korvet tasarımları konusundaki genel eğilimleri analiz ederken dünya donanmalarında mevcut eğilimleri genel anlamda göz önünde tutarken, bir yandan da tek tek ülkelere özgü tasarım öncelik ve tercihlerini dikkate almak gerekmektedir. Bu anlamda kabaca dört farklı eğilimden söz etmek mümkündür.

Burada dikkat çekmek istediğim nokta, Hava Savunma (AAW) Destroyeri veya Firkateyni ve Genel Maksat Firkateyni (FFG) tedariki ile Korvet tercihi/tasarımı arasında doğrudan bir bağlantı bulunmamasıdır. Başka bir deyişle düşük silah yüklü korvet tasarımının aslen güçlü bir AAW veya FFG filosu varsa kabul edilebilir, aksi halde yanlış olduğuna dair bazı analistler tarafından ileri sürülen tezi tartışmaya açmak istiyorum. Bu yazımın ilk bölümünü oluşturacak.

1. Karakol gemisi/korvet sınıfı küçük ve orta sınıf teknelere yer vermeyen eğilimler.
2. Konvansiyonel tasarımlara yer veren eğilimler
3. Hibrid (konvansiyonel - tam stealth arası) tasarımlara yer veren eğilimler ve
4. Tam stealth tasarımlara yer veren eğilimler

Yukarıdaki sınıflandırma, silah ve sensör yüklerini ele almıyor, bunu yazının ikinci bölümünde tartışmaya açmak istiyorum. Şimdi tek tek gidelim:

1. Karakol gemisi/korvet sınıfı küçük ve orta sınıf teknelere yer vermeyen eğilimler: Hollanda Kraliyet Donanması

Hollanda Kraliyet Donanması genelde aşağıdaki suüstü büyük parça vasıtalara sahiptir:
De Zeven Provincien sınıfı AAW FFG x 4 (Mk-41 VLS; SM-2 x 32 ve ESSM x 32) (Smart L-3D ve APAR)
Karel Doorman GPF FFG x 8 (Mk-48; SeaSparrow x 16) (Smart 3D, LW-08 ve STIR)
Jacob Van Heemskerck Sınıfı GPF FFG x 2 (Mk-13; SM-1MR x 40, Mk-29; SeaSparrow x 8 (+16)))

Yorum: Hollanda Donanmasında herhangi bir korvet veya hücumbot bulunmamaktadır. Açık kaynaklara yansımış bir plan da yoktur.

2. Konvansiyonel tasarımlara yer veren eğilimler: Güney Kore

KDX-3 sınıfı AAW DDG x (3) (Mk-41 VLS; SM-2 x 32) (SPY-1D - Aegis)
KDX-2 sınıfı AAW DDG x 4 (Mk-41 VLS; SM-2 x 32) (SPS-49(V)5, MW-08, STIR)
KDX-1 sınıfı GPD DDG x 3 (Mk-48 VLS; Seasparrow x 16) (SPS-49(V)5, MW-08, STIR)
USLAN sınıfı GPF FFG x 9 (Harpoon x 8, SAM yok)
PO HANG sınıfı Korvet x 24 (MM?38 SSM x 2 veya Harpoon x 4 yalnız bir tanesinde, SAM yok)
DONG-HAE sınıfı Korvet x 4 (Füze yükü yok)

Yorum: Güney Kore donanmasında yalnızca halen 7, ileride 10 destroyerde SAM var. Firkateynlerinde dahi SAM yok. Korvetleri ağırlıklı olarak konvansiyonel top, sınırlı sayıda SSM ve ASW sistemleri (depth charge ve torpido) ile donatılmış. KDX-I/II/III sınıfı 7+3 firkateyni (ki 3 adedinde yalnızca Sea Sparrow var) 9 firkateynin yanı sıra, 28 korvet, 80+ adet 150 tonluk konvansiyonel, mevcut 5 ve planlanan 40 adet füzeli hücumbota hava savunma desteği vermek durumunda. Dolayısıyla, Güney Kore donanması için -sayısal olarak- yetersiz bir hava savunma kabiliyetinden söz ediyoruz demektir. Ek olarak, Güney Kore korvetlerine SAM takviyesi de düşünmemektedir.

3. Hibrid (konvansiyonel - tam stealth arası) tasarımlara yer veren eğilimler: Federal Alman Donanması

Sachsen Sınıfı Tip 124 AAW FFG x 3 (Mk-41; SM-2 x 24, ESSM x 32) (SMART L/3D, APAR)
Brandenburg Sınıfı Tip 123 GPF FFG x 4 (Mk-41; SeaSparrow x 16) (SMART 3D, LW-08, STIR)
Bremen Sınıfı Tip 122 GPF FFG x 8 (Mk-29; SeaSparrow x 16) (TRS-3D/32, WM-25)
K?130 Sınıfı Korvet x (5+5) (Polyphem SAM x8, RAM x 2, RBS-15 SSM x 4) (TRS/3D)

Yorum: Alman Donanması su üstü muharebe gemileri (modern) AAW kabiliyetine Sachsen sınıfı firkateynlerle kavuşmuştur. Donanma SAM kabiliyetinin belkemiğini ise Mk?41, Mk?29 lançerlerini kullanan SeaSparrow RIM-7/M füzeleri oluşturmaktadır. Brandenburg sınıfı FFG?lere ESSM entegrasyonu makul bir beklentidir; ancak Bremen sınıfında Mk-29 üzerinden ESSM kabiliyeti sınırlı sayıda ateşe hazır füze içereceğinden beklentileri karşılamaktan uzaktır. Brandenburg sınıfı gemilerde Aegis/APAR türevi bir sensör süiti olmadığı için SM-2 entegrasyonunun makul ve mantıklı bir çözüm olmadığı değerlendirilmektedir. Alman Donanmasında görev yapacak K?130 korvetlerinde kullanılacak olan Polyphem füzesini SAM versiyonu konusunda bilgi sahibi değilim. Ancak ilk başta bu füzelerin SAM değil hafif SSM amaçlı olarak seçildiği konusunda internet üzerinde birçok kaynak bulunmaktadır. K-130 korvetinde ASW sensör ve silahı bulunmamaktadır.

4. Tam stealth tasarımlara yer veren eğilimler: İsveç Donanması

İsveç Donanması suüstü unsurları genelde aşağıdaki gibidir:
Visby sınıfı Korvet x 2(+3)? (RBS-15 SSM x 8, Tip 43/45 400 mm sabit torpido tüpü x 4,
Saab Alecto 127 mm havan) (Sea Giraffe Radar, CDC Hydra aktif, çekili pasif sonar ve VDS)
Göteborg Sınıfı Korvet x 4 (RBS-15, 400 mm torpido ftb/w, havan) (Sea Giraffe Radar, CDC Hydra aktif, çekili pasif sonar ve VDS)
Stockholm Sınıfı Korvet x 2 (RBS-15, 400 mm torpido ftb/w, havan) (Sea Giraffe Radar, CDC Hydra aktif ve VDS)

Yorum: İsveç Donanmasında destroyer ve firkateyn sınıfı gemi bulunmamaktadır. Korvet, hücumbot ve sair hızlı ve esnek mukabele teknelerinden oluşan neredeyse münhasıran ASW ve ASuW yönelimli bir suüstü kabiliyetini idame ettirmektedir. İsveç donanmasında SAM ya da CIWS/PDMS bulunmamaktadır. Buradan benim elde ettiğim sonuç, donanmanın büyüklüğü veya sahip olduğu AAW DDG, FFG imkânları ile korvet tasarım konseptleri arasında bir tutarlılık bulunmamaktadır.

Benim edindiğim izlenim, ülkelerin korvet tasarımlarının kendi ulusal tehdit algılama ve donanma organizasyonları doğrultusunda biçimlendiği yönündedir. AAW yoksa, korvetinde ESSM olmalı türünden bir genelleme ya da büyük parça (DDG, FFG) gemin yoksa korvetini aşırı silahlandır gibi bir eğilimden söz etmek mümkün görülmemektedir.

Yazımın ikinci kısmında, stealth özellikleri bakımından MİLGEM ile benzer olan K?130 korvetini karşılaştırmak istiyorum. Fazla ayrıntıya girmeksizin her iki tasarım da düşük IR, akustik, manyetik iz, radar kesiti gibi tasarım önceliklerini esasa almış ancak işi Visby gibi full-stealth konseptine götürmemiştir. Şüphesiz bu konuda maliyet-etkinlik konusu rol oynamış olmalıdır. K-130 korveti?nin tasarım konseptinde, aşağıdaki unsurlara öncelik tanınmıştır:

? 5 şiddetinde deniz koşullarında 15 kt seyir kabiliyeti
? 7 gün desteksiz, 21 gün destekli denizde kalış kabiliyeti
? kıyı ve düşman sularında keşif ve deniz karakol kabiliyeti, UAV
? manevra yeteneği yüksek hızlı konvansiyonel teknelerle temas sağlama ve saf dışı bırakma kabiliyeti
? büyük gemilere karşı koordineli uzun menzilli angajmana iştirak etme kabiliyeti

Alman Donanması?nın K-130 tasarımında temel yönelimi, hemen tüm FAC kabiliyetini oluşturan S-148 Tiger sınıfı FAC?ların servis dışına çıkarılmış olması, S-143 Albatross?ların 2006 ile birlikte servis dışına çıkarılacak olmaları, S-148A Wiesel?lerin servis ömürlerinin sonuna gelmiş olması ve denizde daha uzun süreli kalış imkânı veren su üstü gemilerine duyduğu ihtiyaç olarak belirlenmektedir. Denizaltı savunma görevleri bulunmamaktadır.

MİLGEM?e gelince, K?130 ile önemli ölçüde ortaklık görmekteyiz. Tek ve en önemli istisna MİLGEM?in ASW sensör ve silah sistemleridir. Bunun dışında, operasyonel olmaları beklenen deniz şiddeti, denizde kalma süreleri (MİLGEM?de destekli 10, desteksiz 21 gün) dâhil olmak üzere neredeyse tıpatıp birbirine benzemektedir. MİLGEM ile K?130 neticede TRS-3D veya türevi radar, Mirador veya türevi E/O sistemler gibi ortak sensörler kullanacaktır. Öte yandan MİLGEM, büyük bir öngörü ile ülkemize kazandırılan akustik, manyetik, IR iz ve radar kesiti ölçme ve değerlendirme kabiliyeti sayesinde en az K?130 kadar düşük iz (signature) sahibi olacaktır. Farklılıklardan birisi de MİLGEM?e bir hız kabiliyeti kazandıran CODAG yerine K-130?da CODAD tahrik sisteminin kullanılacak olmasıdır. Her iki gemi de otonom hafif çaplı top (bizde STAMP, K-130?da Mauser 27) ve RAM ile (K-130?da iki adet) donatılacaktır.

Tabii, burada sistemler arasında bir hiyerarşi yaratmak doğru değildir. Her iki gemi kendi donanmasının verdiği görev doğrultusunda, bu plana uygun sensör ve silah sistemlerini almaktadır. Başka bir deyişle K?130 ve MİLGEM görevleri aynı değildir. MİLGEM Türkiye?nin denizaltı savunma kalkanının en önemli halkalarından birisi olacaktır ama yalnız değildir. Türk MİLGEM konsepti üzerine konuşurken değinmeden geçilemeyecek bir husus da şudur: ASW kabiliyetimiz ve genelde satıh, su altı ve hava ?situational awareness? kabiliyetimiz önemli ölçüde artmaktadır.

1. MİLGEM korvet
2. 400 tonluk Liman Karakol Botu
3. İlave S-70 siparişi
4. Deniz Karakol Uçakları (Meltem I ve III)
5. Uzun Ufuk
6. MESA

MİLGEM?i bu genel resim içinde ele almalıyız kanaatindeyim. Tıpkı hava savunmada kullanılan katman (layer) konsepti gibi ASW, ASuW için de benzer bir katmanlı savunma sistemi düşünülmelidir. Limanda 400 tonluk karakol gemilerimizle başlayacak bu hat, MİLGEM daha sonra büyük parça muharip gemilerimize devam edecektir.

***

Bir parantez açalım: Bunlara, MİLGEM'in proje yönetim sisteminin, hem son derece yenilikçi bir suüstü platformu tedarik mekanizması kurması açısından, hem de yerel katılımı optimize etmeye çalışması açısından çok başarılı olduğunu eklemek lazım. ABD Donanmasının ilk olarak Oliver H. Perry firkateyni ile hayata geçirdiği bir modelden esinlenildiği görülmekte. Buna göre, ilgili kuvvet, araştırma merkezleri ve diğer paydaşlar prototip üzerinde çalışıyorlar. Birincil amaç bir prototip geminin üretimi, sonra denenmesi ve kuvvet ihtiyaçlarından, performans değerlerine kadar pek çok parametrenin müteakip tasarımı şekillendirmesi... Prototip üzerinde yapılan çalışmalarla gemiye nihai tasarım hali veriliyor ve sonra ihale edilerek özel tersanelerde üretimine geçiliyor. MİLGEM'de uygulanan bu model DzKK yetkililerinin yanısıra, üniversitelerimizi, araştırma merkezlerimizi, özel sektörümüzü bir araya getiren ve "Bir Türk Dünyaya Bedeldir, ama ikisi yanyana gelince bir şey çıkmaz" özlü sözünü söyleyenleri utandıracak bir sinerji yaratmıştır kanısındayım. En önemli katkı budur!

Öte yandan, MİLGEM konusunda mütevazı davranmaya, eh elimizdeki olanaklarla bu çıktı demeye hacet de yoktur. MİLGEM, kendi sınıfının en maliyet-etkin, en iyi silahlandırılmış, en iyi denizcilik özelliklerine sahip tasarımlarından birisi olarak ön plana çıkmaktadır; nitekim korvet ve hücumbot boyutundaki gemileri bazı güzide ülke tersanelerinden edinmeye alışmış Ortadoğu ve Güneydoğu Asya?daki bazı ülkelerin daha şimdiden Milgem projesini yakın takibe almış olmalarını bu ülkelerin obezite düşkünlüğü ile açıklamak mümkün görülmemektedir. MİLGEM tasarımında temel alınan ve sadece personelin kalacağı yerlerle ilişkili çeşitli standartları üst üste dizsek boyu muhtemelen en uzun boylu MİLGEM-skeptic'leri dahi aşacaktır.

Korvet piyasasını ve konseptlerini firma broşürlerinden takip edenlerin nüfuz edemediği önemli bir tartışma korvetlerin yapısal özellikleri ile tayin edilen görevleri arasındaki paralelliktir. Bugün temel tartışmalardan birisi de tekne tasarımında stealth dozajı üzerinde dönmektedir. Milgem, bu konuda ülkemize son dönemde kazandırılan (ancak uzun yıllar boyunca TÜBİTAK-MAM ve ARMERKOM koridorlarında dolaştığı belli olan) yeni ve çığır açan iz azaltma tekniklerini kullanmaktadır. Hibrid bir tasarımdır, yani hem konvansiyonel, hem stealth özelliklerini tayin edildiği görev ve harekât ihtiyaçları ışığında maliyet-etkin bir biçimde birleştiren bir tasarımdır. Akustik, manyetik, IR ve radar izi azaltma konusu verili bir teknenin bacasına, ötesine, berisine bakarak anlaşılamayacak kadar ileri mühendislik ve tasarım bilgisi gerektirmektedir.

***

TF?2000 konusunun, MİLGEM ile herhangi bir bağlantısı bulunmamaktadır. Başka bir deyişle TDzKK TF-2000?den vazgeçerek MİLGEM?e yönelmemiştir. MİLGEM, emekliye ayrılan Hisar sınıfı ve yerine gap-filler olarak gelen Aviso sınıfının devamı olarak görülmelidir. Tıpkı 400 tonluk yeni liman savunma botlarının, sonar donanımlı eski Türk tipi botlar ve PGM-71?lerin nöbetini devralacak olması gibi... TF-2000?de iki temel sorun vardır:

1. Maliyet (Almanya, Hollanda, İspanya ve Kore gibi mali açıdan rahat ülkeler bile sınırlı sayıda tedarik edebilmektedir.)

2. SM-2?nin Türkiye satışı onaylanmış değildir. Aster?15/30 miksinin, ESSM/SM-2 miksi kadar etkin olup olmayacağı henüz bir muammadır ve tedariki de aynı ölçüde zordur.

Kaynaklar:
1. Jane?s Warships 2004-05
2. K130 corvette marks sea change for German Navy, Ein Beitrag von Michael Nitz JDW Correspondent Kiel Erschienen im NAVAL FORCES 3.April 2002 http://64.233.161.104/search?q=cache:YobV4Cg6CFMJ:www.richardstokowski.de/k-130.html+polyphem+k-130&hl=tr&gl=tr&ct=clnk&cd=10
3. Resmi MİLGEM Broşürü

Comments:
Milgem'de ESSM Ateşleme yeteneği olacak mı? DSH için çekili sonarı olacak mı?
 
Yorum Gönder



<< Home

This page is powered by Blogger. Isn't yours?

Listed on 
BlogShares